18 Ağustos 2014 Pazartesi


























ABDÜLHAMİT’İN AKÇELERİ
Sultan II.Abdülhamit büyük para sahibi idi.
Her Padişah zengin değildir.
Şimdi dönemi bir anlatayım.
Osmanlı, Ekim 1875 tarihinde İrade-i Seniye yayınlar.
Buna Ramazan Kararnamesi denir.
Padişah Sultan Abdülaziz, Sadrazam Mahmut Nedim Paşa’dır.
Osmanlı evvelce aldığı borçların faizini ödeyemez.
Osmanlı tahvili almış olanlar batar.
Parası batan birçok kişi de intihar eder.
Galata’da faaliyet gösteren birçok banker vardır.
Galata borsası o dönemin çok önemli bir yerdi.
Bu bankerler aynı zamanda Osmanlı devletine kredi bulurlardı.
Daha doğrusu Osmanlı Tahvillerini pazarlarlardı.
Osmanlı maliyesi batınca Dolmabahçe Sarayı etkilendi.
Şehzadeler, kadınefendiler, gözdelere bile para ödenemiyordu.
Şehzade Abdülhamit Efendi Banker Zarifi ile tanışır.
Banker Zarifi, o dönemin Galata bankerlerinden biri.
Bu tanışma Abdülhamit’in hayatını değiştirdi.
O zaman, Şehzadelere üç dört ayda bir maaş ödeniyordu.
Bu da kaime ve metelik olarak ödeniyor.
Abdülhamit maaşını Zarifi’ye kırdırmaya başlar.
Diğer Şehzadeler gibi çok harcamadığı için para sahibi olur.
O parayı tekrar Zarifi’ye verip faiz işletiyordu.
Kısacası Abdülhamit’in servetini Zarifi işletiyordu.
Abdülhamit’in serveti faizden geliyordu.
1876’da Sultan Abdülaziz’i tahtan indirilir.
Darbecilerden biri Sadrazam Hüseyin Avni Paşa idi.
Geçenler de Üsküdar’da köşkü yanan kişi.
Bu darbenin finasörü de Banker Zarifi idi.
Sultan II.Abdülhamit tahta çıkınca.
Bu ekiptekileri cezalandırdı, sürgüne gönderdi, idam etti.
Banker Zarifi’ye ise hiç kimse dokunmadı.
Abdülhamit tahta çıktığında Zarifi 70 yaşında idi.
Rum bankerlere o zaman Çorbacı denirdi.
Abdülhamit’te Zarifiye çorbacı derdi.
Genelde de ekonomi sohbeti yapardı.
Nerdeyse Padişah huzuruna beklemeden girerdi
Padişahın en sık görüştüğü insandı.
Zarifi 1884 yılında vefat eder.
Zarifi ölünce işleri Leonida Zarifi devir alır.
Saray ilişkilerini de Leonida Zarifi sürdürür.
Sultan servetini geniş ölçüde Avrupa Bankalarında yatırmıştı.
Sultan II.Abdülhamit paralarını Deutsche Bank,
Credit-Lyonnaise ve Barclays Bank’ta idi.
Türkiye’yi yönetenlerinde bugün İsviçre’de

2014 yılında değişen bir şey yok. 


























İSTANBUL’DA MISIR HİDİV HANEDANI
İstanbul’da bugün ona yakın köşk ve kasır var.
İnsanlar bu köşklerin kimle alakalı olduğu bilmez.
Bilgiler kopuk kopuktur.
Çubuklu Hidiv Kasrı, Yeniköy Sait Halim Paşa Yalısı,
Bebek Mısır Konsolosluğu gibi, toplam ondan fazla yapı var.
Bunların bir kısmı bugün yok.
Ama on yapı duruyor.
Bu yapıları yaptıran Hidivler kimlerdir?
Konu uzundur. Çok kısaca özetleyeyim.
Kavalalı Mehmet Ali Paşa 1805 yılında Mısır’a vali oldu.
Dönem Sultan III.Selim devri.
Kavalalı aslen Arnavut olup,
Bir isyan sonrası Valilik koltuğuna oturur.
İyi bir yönetici olarak Mısır’da büyük işler yapmıştır.
Kavalalı 43 yıl Mısır’ı yönetti.
Kavalalı ailesi 1805-1914 takriben yüzyıl sürdü.
Bu valilik babadan oğla geçen bir hanedan oldu.
1864 yılından itibaren Valilere Hidiv dendi.
1914 yılında Hüseyin Kamil Paşa ile Sultan oldular.
1917 yılında I.Fuat ile kral oldular.
Suudi Arabistan’daki Vahhabiliği kontrolde tuttular.
Bizi ilgilendiren iki kanat vardır.
Bu aileyi öğrenmek zordur.
Çünkü isimler birbirine benzer.
I.                 Kanat Mısırda egemen olamayan Mehmet Abdülhalim Paşa ailesidir.
Oğullardan Sait Halim Paşa  4 yıl Osmanlı Sadrazamlığı yapmıştır.
Döneminde Osmanlı I.Dünya Savaşına girmiştir.
Yeniköy’deki Sait Halim Paşa Yalısı ve Korusu çok önemlidir.
Kardeşi Abbas Halim Paşa ise Mehmet Akif’in arkadaşıdır.
Osmanlı Sanat hayatına çok katkısı olmuştur.
Beyoğlu’ndaki Mısır Apartmanı ve Heybeliada’daki köşkü
Önemli mimari eserlerdir.
II.               Kanat ise Hidiv İsmail Paşa ailesidir.
Hidiv İsmail Paşa 16 yıl;  Hidiv Teyfik Paşa 13 yıl;
II.Abbas Hilmi Paşa 22 yıl Hidivlik yapmışlardır.
II.Abbas Hilmi Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa’da,
Sultan II.Abdülhamit’in kızı Münire sultan ile evlenmiştir.
Hidiv Teyfik Paşa’nın karısı Emine Valide Paşa Bebek yalısını
Yaptırmıştır.
1870 yılında Sultan II.Abdülhamit 47 hektarlık Emirgan korusunu,
Hidiv İsmail Paşa’ya hediye etmiştir. İsmail paşa’da buraya Sarı, Beyaz ve
Pembe köşkleri yaptırmıştır.
Sabancı köşküde bunların 1927 yılındaki devamıdır.
Emirgan sahilinde bulunan Yalılar ise günümüze gelememiştir.
1907 yılında ise II.Abbas Hilmi Paşa Çubuklu Hidiv kasrını yaptırmıştır.

Bir de Zeynep Kamil Hastanesini yaptıran ,
İstanbul Üniversitesinin Zeynep Hanım Konağını
Yaptıran bir aile vardır.

Konu uzun
CİVİNİS EFENDİ

Bugün gazetelerde bir haber.
Almanlar 2009 yılından bu yana Türkiye’yi dinlemişler.
Zira gidişi kötü görmüşler.
Türkiye’yı tehdit olarak algılamışlar.
Konunun devamı beni ilgilendirmiyor.
Uluslararası siyasetten anlayan yeteri kadar adam var.
Ben Osmanlı’da bu işler nasıl olmuş onu anlatayım.
Sadrazam Mustafa Reşit Paşa.
M.Reşit Paşa 1846-58 arasında altı defa Sadrazamlık yapmıştır.
Mustafa Reşit Paşa’nın da en yakın dostu,
İngiliz Elçisi Stratfort Canning.
Canning çok uzun bir süre İstanbul’da kaldı.
Osmanlı Siyasetinde her şeye maydanoz oldu.
Üç kere İstanbul’da görev yaptı.
Son sefer on beş yıl kaldı.
İkisinin arasından su sızmıyordu.
Nedense İngiltere'ye bütün tavizleri Reşit Paşa vermiştir.
Reşit Paşa'nın yalısıda bugün İstanbul Üniversitesi'nde.
Bu dostluğu başka bir yazıda anlatırım.
Canning Reşit Paşa’ya bir gün diyor ki.
Sizin İstihbarat örgütünüz yok.
Hemen bir istihbarat örgütü kurun.
Hadi gel buradan yak.
M.Reşit Paşa’da oruç ağzımızla adama söz verdik.
Kurmazsak günaha gireriz diye İstihbarat örgütü kuruluyor.
Başına kimi koyalım diye düşünüyorlar.
Canning diyor ki:
’’Sana bu işin başına bir adam buldum. Bayılacaksın.’’
Sıkı durun.
Turşu kurmuyoruz.
Osmanlı İstihbaratı kuruluyor.
Başındaki adam İngiliz Büyükelçisinden,
Hamili kart yakınımdır.
Gelen adam : Civiniz Efendi.
Sadrazam Mustafa Reşit Paşa ile tanıştırılıyor.
Adam Rum asıllı üç lisan konuşuyor.
Kılık kıyafet, ense kulak yerinde.
Reşit Paşa:’’ Civinis Efendi,Bize bir okkalı örgüt kurun’’.
Paşa herhalde kahve ile örgütü karıştırıyor.
Allahtan Civinis Efendi kaç şekerli olsun diye sormuyor.
Bu iş için Civinis Efendi’ye Albay Rütbesi veriliyor.
Bu arada Osmanlı hiyerarşisine de dehşet.
Kapıdan geçene Albay rütbesi.
Bir yıl kalana Pascha.
Bu Civinis’in hayatı da bir alem.
Başka bir yazıda onu da anlatırım.
Konuyu fazla uzatmayayım.
Civinis göreve başlıyor.
İstanbul’da ne kadar zengin, paşa, önemli adam varsa,
İzlemeye başlıyor.
Belgeleniyor.
Kim, kimi nerede nasıl beceriyor.
Raporlar halinde Sadrazama veriliyor.
Yabancı elçilikler, dış güçler istihbaratın ilgi alanı dışında.
Dış tehdit algılaması falan yok.
İstihbarat deyince milletin yatağı.
Önemli konu: Maliye Nazırı kimin karısını beceriyor.
Tabii bu işi İngilizlerin Cambaza bak taktiği.
Raporlar ortaya saçılınca.
İstihbarat Örgütü kapatılıyor.
Civinis Efendi’nin de rütbesi on başı ya indiriliyor.
1863 yılında ikinci bir deneme daha yapılıyor.
O konuda başka yazıya.

Lütfen Paylaşın.