AKSARAY MURAT PAŞA KÜLLİYESİ
Murat Paşa Külliyesi; İstanbul
Suriçi Aksaray Vatan ve Millet caddelerinin kavşağında 1471 tarihinde inşa
edilmiştir. Külliyenin banisi Fatih Sultan Mehmet dönemi vezirlerinden Has
Murat Paşa’dır. Mart 1473 tarihli vakfiyesine göre ilk binalar cami, imaret,
hamamdır. Medrese yapısı Has Murat Paşa’nın ölümünden sonra kardeşi Sadrazam
Mesih Paşa tarafından tamamlanmıştır. 17.yüzyılda Kara Davut Paşa’nın
yaptırdığı şadırvanla çeşme dışında zaman içinde caminin güneyinde bir hazire
oluşmuştur.
1640 tarihinde fırtınadan zarar
gören cami yanında 1660 ve 1693 yıllarında Aksaray semtini harap eden
yangınlardan birçok külliye yapısı harap olmuştur. Bundan dolayı birçok bina
bugüne ulaşamamıştır.
İstanbul’un fethinden kısa bir
süre sonra Fatih, eski Bizans aristokrasisinin en soylu ailelerinden bazı
üyelerine Müslüman olmak kaydıyla idari mekanizmalarda görev vermeye başladı. İşte
Has Murat Paşa ve kardeşi Mesih Paşa ile birlikte Müslüman olan bir
Bizanslıydı. Daha da ötesi bu paşaların her ikisi de Palailogoslar’dan
geliyordu ve son imparator XI.Konstantin’in kardeşinin çocuklarıydı. Bizans
yıkılmasaydı çocuğu olmayan imparatorun yerine bu kardeşlerden biri imparator
olacaktı. Muhtemelen bu kardeşlerde biri Bizans tahtına geçecekti. Yapı
topluluğunun merkezini oluşturan cami, 1471-72’de tamamlanmış. Caminin
yanındaki diğer yapıların inşası devam ederken,
Fatih doğu seferine çıkmış. Murat
Paşa’da sefere katılanlar arasındaymış. Otlukbeli Savaşı’nın başlamasından bir
hafta kadar önce, önden giden Murat Paşa, Tercan Nehrini takip ederek,
karşılaştığı Akkoyunlu kuvvetlerini üst üste mağlup etmiş. İlerlememesi
gerekiyormuş ama o ilerlemiş. Sahte ricat taktiğine kapılarak Akkoyunluların
içine girmiş ve kuvvetleriyle birlikte pusuya düşmüş. Osmanlı öncü
kuvvetlerinin bir kısmı telef olurken, bir kısmı da esir düşmüş. Has Murat Paşa
ise Fırat’ta boğularak şehit olmuştur.
Külliyenin birçok binası zaman
içindeki istimlaklar sırasında tahrip edilmiştir. Külliyenin batısında bulunan
medrese 1930 yılında İstanbul Belediyesi tarafından yıkılmıştır. Doğu kısımda
kalan çifte hamamın kadınlar ve erkekler kısımları 1958 yılındaki Menderes
istimlakları sırasında yok edilmiştir. Yine aynı dönemdeki istimlaklar
sırasında hazirenin bir kısmı yıkılmıştır. Bugünkü hazire duvarı büyük ölçüde
geri çekilmiş bir duvardır. Avlu duvarı ve çeşme epey bir alandan geri
çekilmiştir. Simerd çavuş ve Oğlanlar Tekkesi’nin türbe, sebil ve çeşmesi de
cami avlusuna taşınmıştır. Cami ise 1935 yılında mimar Vasıf egeli tarafından
onarılmıştır.
CAMİİ: yapı kesme taştan alçak
bir ihata duvarı ile çevrili avlunun ortasında yer alır. Avluya giriş iki
farklı yönde bulunan basık kemerli birer kapı ile sağlanmaktadır. Tabhaneli
yapı tipinde inşa edilen yapı, kıble ekseninde eşit büyüklükte ve 10,5 m
çapında kubbeli iki birimle iki tarafta yer alan kare planlı ve kubbeli ikişer
tabhaneden oluşur. Tabhanelerin harimden daha alçak tutulduğu yapıda dıştan
kademeli bir görünüm sağlanmıştır. Kuzey cepheyi kaplayan son cemaat yeri kesme
taş olup diğer duvarlar bir sıra kesme taş, iki sıra tuğla almaşık örgüye
sahiptir. Beş birimli ve sivri kemerli son cemaat yerinde altı sütunun taşıdığı
kubbelerle geçiş pandantiflerle sağlanmıştır. Bu sütunların ikisi baklavalı
başlıklı ve granit, diğerleri mukarnas başlıklı yeşil somakidir. Sütunlar arası
yükseklik farkı mermer yastıklarla sağlanmıştır. Ortadaki giriş kubbesi
diğerlerinden daha yüksek olarak tasarlanmış olup, giriş ve mihrap aksı daha
etkileyici vurgulanmıştır. Kuzey cephede kapının iki yanında altta dikdörtgen
formlu ikişer, üstte sivri kemerli birer pencere yer alır. Biri harime,
diğerleri tabhaneye açılan pencereler arasında mukarnaslı yaşmağa sahip birer
mihrap nişi vardı. Basık kemerli cümle kapısı Bursa kemerli niş içine alınmış
olup iki yanında yaşmağı mukarnaslı birer niş mevcuttur. Girişin üzerinde
yapının inşa tarihini veren kitabe ile bunun üzerinde palmet formlu aynalı
hatla yazılmış’’Rabbena’’ duası bulunur. Burada altıgen ve altı kollu yıldız
şeklinde renkli taş kakmalar dikkati çekmektedir.
İlk dönem tabhaneli cami
örneklerinin sofasında yer alan aydınlık feneri ve havuzun kaldırıldığı yapıda
iki basamakla çıkılan asıl harim tabhane kapısına kadar uzatılarak ibadet için
daha geniş bir alan sağlanmıştır. On altı dilimli sofa kubbesine prizmatik
üçgenlerle geçilmesine karşılık harim kubbesine sivri kör kemerler üzerine oturan
mukarnaslı pandantiflerle geçilmesi ve tabhane girişlerinin sofaya açılmasıyla
da klasik anlayış devam ettirilmiştir.
Sofa giriş cephesinde altta
dikdörtgen çerçeveli, üstte sivri kemerli iki sıra pencere, diğer cephelerde yan
akslarda yer alan tabhanelerden dolayı kasnağa yakın konumdaki bulunan bir sıra
sivri kemerli pencere ile aydınlatılmaktadır. Kubbe kasnağında da her yönde
birer sivri kemerli pencere açılmıştır. Girişin iki yanında derin nişler içinde
alınmış pencereler sonradan ahşap kapılarla kapatılarak birer mekan elde
edilmiştir. Yan duvarlarda sivri kemerli derin nişler içinde basık kemerli
açıklıklı iki tabhane kapısı vardır. Bunlar arasında zeminden yükseltilmiş
mukarnaslı yaşmaklı birer niş yer almaktadır. Sofanın kuzeybatısında ahşap
direkler üzerinde oturan ufak bir mahfil bulunmaktadır. İki basamakla çıkılan
ve mermer korkulukla sofadan ayrılan asıl ibadet mekanı her yönde alt
sıradakiler dikdörtgen çerçeveli, üst sıradakiler sivri kemerli üç sıra pencere
ile aydınlatılmaktadır. Harimde de sofada olduğu gibi kasnakta dört yönde birer
sivri kemerli pencere açılmıştır. Yapının mihrabı ve minberi yenidir.
Dikdörtgen kuruluşlu beş köşeli mermer mihrap mukarnaslı yaşmağa sahiptir.
Mermer minber oldukça sadedir. Yan aynalar düz bırakılıp yanlarına birer sivri
kör kemer yapılmıştır. Giriş üzerinde bir sıra mukarnas dizisi ve bunun
üzerinde yer alan palmet dizisi klasik bir görünüm sağlamıştır. Kürsü sekizgen
bir külahla örtülüdür. Son dönemde yenilenen vaaz kürsüsü ahşap ve geometrik
bezemelidir.
Yanlarda yer alan tabhaneler
birbirine geniş sivri kemerlerle bağlıdır. Birimlerin üzerindeki kubbelere
geçişleri pandantiflerle sağlanmıştır. İki sıra pencere ile aydınlatılan
mekanda alt sıra pencereler dikdörtgen çerçeveli, üsttekiler sivri kemerlidir.
Batıda yer alan tabhanede minare kaidesi
yönünde sivri kemerli bir niş vardır.
Kuzeydeki her iki tabhane biriminde pencerelerden biri sonradan kapıya
dönüştürülmüş, böylece dışarı ile bağlantı sağlanmıştır. Her iki tabhanede
birer ocak nişi bulunur.
Yapının içi ile son cemaat yeri
yakın zamanda kalem işleriyle donatılmıştır. Kare kaide den silindir gövdeye geçiş baklavalı pabuçlarla
sağlanan minare caminin kuzeybatı köşesinde
yer alır. Şerefesinin altı mukarnaslı olup Peter kısımları girland
motiflidir. Kaide de tarihsiz iki güneş saati bulunur.
HAZİRE: caminin güneyinde yer
alan ve Sadrazam Mesih Paşa, Kara Davut Paşa, Şeyhülislam Pirizade Osman sahip
Efendi, Altıparmak İbrahim Efendi gibi önemli şahısların gömüldüğü hazirede
farklı yüzyılların tezyinat anlayışları aksettiren mezar taşları dikkati çeker.
ŞİRMENET ÇAVUŞ TÜRBESİ: Türbe eskiden Haseki Hastanesinin önünde yer
almakta idi. Millet Caddesinin açılması sırasında yerinden sökülmüş ve cami
avlusuna taşınmıştır. Kare planlı yapı açık türbe olarak düzenlenmiş olup kesme
taş payeler üzerinde sivri kemerlerin taşıdığı pandantifli kubbe ile örtülüdür.
Klasik Osmanlı üslubunu yansıtan türbede Şirmenet çavuş ile kızı Kamerşah Hatun
yatmaktadır. Caminin kuzeyindeki avluda bulunan sekizgen şadırvan son dönemde
yenilenmiştir. Millet caddesine açılan kapının yanında yer alan klasik tarzdaki
sivri kemerli çeşmenin ayna taşı düz bırakılmış olup kitabesinde 1960 tarihi
yer almaktadır.
HAMAM: horhor veya Aksaray hamamı
adları ile caminin güneyinde vaktiyle yer alan çifte hamam İstanbul’un en eski
ve en büyük su yapısı idi. Her iki kısımda soğukluklar kare planlı olup
erkekler kısmında kubbe ile örtülü soğukluğuna büyük bir tonozla girilmekteydi.
Buradan kare planlı ılıklığa geçilirdi. Sıcaklık bölümü, kubbeli sekizgen bir merkez etrafında üç
eyvanlı ve dört halvet hücreli dikdörtgen planlı eyvanları orta kubbe, iki
yanında çapraz tonoz, kare planlı halvet hücreleri ise kubbe ile örtülüdür.
Kadınlar bölümünün sıcaklık bölümü
kubbeli sekizgen merkez etrafında üç eyvanlı olup kare planlı ve kubbeli iki
halvet hücresi bulunmaktaydı. Son yıllarda metro inşaatı için yapılan kazılar
sırasında bugünkü yol seviyesinden yaklaşık 3 m. kadar derinde hamamın
cehennemlik kısmı bulunmuştur.
OLANLAR TEKKESİ: 1957 yılında
yıktırılan ve 1964 yılında cami avlusunun kuzeyinde yeniden kurulan Olanlar
Tekkesi’nin türbe, sebil, çeşme grubu mermer cephelidir. Sebilde ortada
yuvarlak kemerli iki pencere iki yanında daha dar birer pencere olup bunlar
aynı zamanda türbenin hacet pencereleridir. Yapıyı üstte yivli bir kuşak
dolaşmaktadır. Cephede Kadiri güllerinin dikkat çektiği ampir üsluptaki yapı
1870 yılına tarihlenir. Türbede tekkenin ilk banisi Yakup Ağa ile Olan Şeyh
İbrahim Efendi’nin içinde bulunduğu bazı şeyhler yatmaktadır. İki yanda iyon
başlıklara sahip ikişer sütunla sıralanan çeşmenin kitabesi 1874 tarihlidir.
Çeşme ile sebil arasında lentosu üzerinde Kadiri gülü ve beş kollu yıldızın
bulunduğu bir kapı yer almaktadır. Murat Paşa Külliyesi, İstanbul’un fethinden
hemen sonra yapılmış geniş kapsamlı bir vezir külliyesidir. Tabhaneli Camisi
ile bu plan tipinin İstanbul2daki önemli örneklerinden biridir.