TÜRBELER - AYASOFYA TÜRBELERİ
Bu yapılarla ilgili bilgiler www .tas-istanbul.com sayfamızdadır.
Bu yapılarla ilgili bilgiler www .tas-istanbul.com sayfamızdadır.
Ayasofya Müzesi’nin avlusunda beş
Osmanlı padişahının türbesi bulunmaktadır. Bunlar Sultan II. Selim (1524–1574),
Sultan III. Murat (1546–1695), Sultan III. Mehmet (1566–1603), Sultan İbrahim
(1615–1648) ve Sultan I.Mustafa’nın (1591–1639) türbeleridir. Beş Osmanlı
padişahının aynı yerde gömüldüğü tek yapı da Ayasofya’dır. Bu türbeler Mimar
Sinan, Mimar Davut ve Mimar Dalgıç Mehmet Ağa’ya aittir. Bu türbelerde Osmanlı
sanatının en güzel örnekleri bir araya getirilmiştir.
SULTAN II SELİM TÜRBESİ
Sultan II. Selim’in ölümünden üç
yıl sonra 1577’de yapılan türbesi Mimar Sinan’ın eseridir. Dışarıdan mermer
kaplı, kare planlı, çifte kubbeli bir yapıdır. Yüksek ve iki bölümlü kubbe
kemerlerin yardımıyla içeriden sekiz sütun üzerine oturtulmuştur. Bu türbe iç
düzenlemesi itibarı ile Kanuni Sultan Süleyman Türbesi’ne benzeyen Mimar
Sinan’ın ilginç yapılarından bir örnektir. Türbe köşeleri genişçe pahlanmış bir
gövde üzerinde yükselen kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. İçten kare planlı
olan türbenin duvarlarında sekizgen bir plan şekli uygulanmış ve bunlar
birbirlerine sivri kemerlerle bağlanarak pandantifli kubbeyi taşımaktadırlar.
Böylece Kanuni Sultan Süleyman türbesinde olduğu gibi, üst yapı itibarı ile
sekizgen bir orta mekân elde edilmiş ve iç kısmında sandukaların çevresini
dolaşan bir galeri elde edilmiştir. Geniş saçaklı, üç kemerli revakın ardından
girişteki iki büyük çini pano dikkati çekmektedir. Buradaki firuze, mavi renkli
çiniler XVI. yüzyılın en güzel örneklerini yansıtmaktadır. XIX. yüzyılın
sonlarında İstanbul’da dişçilik yapan S.Doringy isimli bir Fransız, zamanının
bir Evkaf Nezareti’ne başvurarak türbenin eksik çinilerini tamamlamak
istediğini belirtmiş ve kendisine izin verilmiştir. S.Doringy bu çinilerin
hakikileri yerine Yeni Cami Hünkâr Kasrı’nda olduğu gibi panolardan birini
sökerek götürmüş ve yerine bir taklidini yağlı boya ile yapmıştır. Günümüzde bu
çini pano Louvr Müzesi’nde sergilenmektedir. Türbenin içerisi zeminden 4.50 m.
ye kadar yükseklikte çinilerle kaplıdır. Pencere ve dolapların arasındaki
yüzeyler, alt pencerelerin kenarına kadar beyaz zemin üzerine mavi, yeşil,
kırmızı, lacivert renkte çiçek ve yapraklarla süslüdür. Firuze zemine beyaz Çin
bulutları ile işlenmiş bordürler pencere ve dolap kapaklarını çevrelemektedir.
Pencerelerin üzerinde lacivert zemine beyaz celi-sülüs yazı ile yazılmış
ayetlerden oluşan geniş bir yazı kuşağı çepeçevre dolaşmaktadır. Pandantiflerin
ortasına da İsm-i Celâl ve Cihar yar-ı Güzi’nin isimlerini oluşturan yuvarlak
madalyonlar yerleştirilmiştir. Türbe içerisinde 41 sanduka bulunmaktadır.
Bunlar Sultan II. Selim’in büyük ve yüksek sandukasının yanı sıra, III.
Murat’ın annesi Nurbanu Sultan, Sultan II. Selim’in kızları Gevherhan Sultan,
İsmihan Sultan ve Sultan III. Murat’ın cülüsünde (tahta çıkışı sırasında)
boğdurulan Sultan II. Selim’in şehzadelerinden Şehzade Süleyman, Osman,
Cihangir, Mustafa, Abdullah ile Sultan III. Mehmet’in boğdurduğu 21 erkek
kardeşi ile Sultan III. Murat’ın oğulları ile kızlarına aittir.
SULTAN III. MURAT TÜRBESİ
Ayasofya haziresindeki Sultan
III. Murat’ın (1546–1695)Türbesi, ölümünden sonra Mimar Davut Ağa tarafından
yaptırılmıştır. Türbe Sultan II. Selim ile Şehzadeler Türbesi’nin arasındadır.
Türbenin yapımına 1595 yılında başlanmış, Mimar Davut Ağa’nın yanı sıra Dalgıç
Ahmet Ağa da kendisine yardımcı olmuştur. Davut Ağa’nın 1598’de ölümü üzerine
türbeyi Mimar Dalgıç Ahmet Ağa 1599–1560 yılında tamamlamıştır. Türbenin dışı
mermer kaplı, altıgen planlı olup, üzeri iç ve dış olmak üzere iki kubbe ile
örtülmüştür. Bu kubbeler doğrudan doğruya duvarların üzerine oturtulmuştur.
Burada Mimar Sinan’ın Kanuni Sultan Süleyman ve Sultan II. Selim türbelerinde
uyguladığı sistem tekrar edilmiştir. İç mekânda altı sütun ortadaki sandukalar
ile dış duvarlar arasındaki koridoru meydana getirmiştir. Türbenin içerisindeki
duvarlar sekilerden itibaren 4.20 m. yüksekliğe kadar XVI. yüzyılın mercan
kırmızısı rengindeki çinilerle kaplıdır. Pencere ve dolapların etrafı çiçekli
bir bordür ile çevrelenmiş, aralarda kalan duvar yüzeylerine kırmızı palmet,
yeşil kıvrık yaprak, mavi şakayık ve Çin bulutlarından oluşan çiniler
yerleştirilmiştir. Bunlar renk, kalite ve kompozisyon yönünden yapıldığı
dönemin en güzel örnekleri arasındadır. Pencerelerin üzerinde lacivert zeminli,
beyaz ve celi-sülüs ile yazılmış Besmele ve ayetleri kapsayan bir yazı kuşağı
çepeçevre dolaşmaktadır. İç mekândaki büyük sivri kemerler kalem işleri ile
boyanmıştır. Pandantiflerin ortasına birer dairevi madalyon yerleştirilmiş ve
buraya Esma-i Hüsna yazılmıştır. Kubbe yazı ve çeşitli motiflerle bezelidir.
Ortada Besmele ile birlikte Fatiha suresinin bulunduğu bir madalyon yer
almaktadır. Ayrıca İsmi Celâl ve İsmi Nebi’nin tekrarlandığı kufi bir yazı
şeridi de dikkati çekmektedir. Türbenin abanoz ağacından yapılmış kapısı Türk
ağaç işçiliğinin güzel örnekleri arasındadır. Kapının sağ ve sol kanatlarındaki
“Küllü nefsin Zâikatü’l- mevt sümme ileyna terceün” ayetinin yazılı olduğu
sedef kakmalı kareler Dalgıç Ahmet Ağa’ya aittir. Türbede çeşitli ölçülerde 50
sanduka bulunmaktadır. Sultan III. Murat başta olmak üzere, hasekisi ve Sultan
III. Mehmet’in annesi Safiye Sultan, III. Murat’ın kızları Fahri, Mihriban ve
Fatma sultanlar ve ayrıca 20 kızı, Sultan I.Ahmet’in şehzadesi Kasım, Sultan
III. Mehmet’in tahta çıktığı sırada öldürülen 20 şehzadesi, 20 kızı, Sultan
İbrahim’in bir şehzadesi ve iki kız gömülüdür. Türbenin yanında Sultan III.
Murat’ın oğullarının gömülü bulunduğu dıştan sekizgen, içten dört köşeli
Şehzadeler Türbesinde Padişahın dört oğlu ile kızı gömülüdür.
SULTAN III. MEHMET TÜRBESİ
Ayasofya haziresinde bulunan
Sultan III. Mehmet’in türbesini Mimar Dalgıç Ahmet Ağa yaptırmıştır. Bu türbe
de Kanuni Sultan Süleyman, Sultan II. Selim ve Sultan III. Murat türbelerinde
uygulanan mimari sistem küçük değişikliklerle tekrar edilmiştir. Dalgıç Ahmet
Ağa’nın eseri olan bu türbe dıştan mermer kaplı, içten de sekiz köşeli plana
sahiptir. Türbenin üzerini örten iç ve dış olmak üzere iki bölümden meydana
gelen kubbe, doğrudan doğruya duvarların üzerine oturtulmuştur. Sonraki dönemlerde
Sultan III. Mehmet’in ölen kızları için giriş kapısının iki yanına yeni
bölümler eklenmiştir. Türbenin önünde üç kemerli bir revak bulunmaktadır. Bu
revakın zamanla bazı değişikliğe uğradığı, sütun başlıkları ve duvarlar
üzerindeki resimlerden anlaşılmaktadır. Giriş kapısı XVIII.-XIX. yüzyılın barok
özelliklerini yansıtmaktadır. Bu da bu bölümün yenilendiğine işaret etmektedir.
Türbenin içerisi muntazam sekizgen bir plan göstermekte olup, sekiz mermer
sütun, sekiz büyük kemerle birbirine bağlanarak pandantifli iç kubbeye dayanak
sağlamaktadır. Böylece Kanuni türbesindeki iç mekânın düzeni burada bir kez
daha tekrarlanmıştır. Baklavalı başlıklara oturtulan kemerler duvarlarla ve çok
yüksekteki bağlantı kemeri ile birleştirilmiştir. Türbenin içerisi İznik işi
çinilerle kaplanmıştır. Alt sıralardaki pencere ve dolapların arasında kalan
duvarlar tamamen çinilerle kaplıdır. Ancak bu türbe çinilerinde sonraki
dönemlerde yapılan eklemeler de görülmektedir. Türbe içerisinde kalem işleri
görülmemekte olup, onların yerini yaprak-çiçek kompozisyonları almıştır.
Pandantiflerin ortasında yeşil zeminli yuvarlak madalyonlara altın yaldızla
Lafsa-i Celâl, İsm-i Nebi, Cihar yar-ı Güzin, Hasan ve Hüseyin isimleri
yazılmıştır. Madalyonların çevresi de lotuslar ve rumi kıvrımlarla
doldurulmuştur. Kubbe göbeğinde madalyon içerisinde bir ayet bulunmaktadır.
Bunun yaı sıra türbenin dışta batı cephesine, alt pencere ile orta sıradaki
pencerelerin arasındaki yüzeye üç satır halinde, her mısraı ayrı bir kartuş
içerisine alınmış uzun bir kitabe yerleştirilmiştir. Bu kitabeden türbenin
Sultan I. Ahmet tarafından babasının ölümü üzerine yaptırıldığı ve binanın
1608–1609 yıllarında tamamlandığı yazılıdır. Buna dayanılarak türbenin Sultan
III. Mehmet’in ölümünden beş yıl sonra tamamlandığı anlaşılmaktadır. Türbede
Sultan III. Mehmet’in yanı sıra Sultan I. Ahmet’in annesi Handan Sultan, Sultan
I. Ahmet’in üç oğlu ve on dört kızı ile Sultan III. Murat’ın kızı Ayşe Sultan
gömülüdür. Giriş revakının iki yanındaki mekânlarda da Sultan III. Murat’ın
kızları gömülüdür.
SULTAN I. IBRAHIM VE I. MUSTAFA
TÜRBESİ
Ayasofya’nın Bizans Çağı’na
tarihlenen vaftizhanesi fetihten sonra bir süre camiye dönüştürülen yapının
kandillerinin yanmasını sağlayan yağhane olarak kullanılmıştır. Sultan I.
Mustafa’nın 1623 yılında ölümü üzerine gömülmesi için yer bulunamamış, naşı bir
süre bekletildikten sonra vaftizhane türbeye dönüştürülmüş ve oraya
gömülmüştür. Sultan İbrahim’in 1648 yılında ölümünden sonra O da Sultan I.
Mustafa’nın yanına gömülmüştür. Bu türbenin kubbedeki kalem işi dışında
bezemesi bulunmamaktadır. Duvarlardan bir parçası üzerinde Bizans döneminden
kaldığı sanılan bir fresko izi bulunmaktadır. Vaftizhane ile Ayasofya arasında
küçük bir iç avlu bulunmaktadır. Bu avlu içerisinde Bizans döneminden kalma bir
vaftiz teknesi ile Osmanlı döneminden kalan yağ küpleri görülmektedir. Bu
vaftizhane ve sonra türbeye dönüştürülen bölüm, ana yapının güneybatı
köşesinde, kare planlı ve anıtsal bir yapıdır. Üzeri dıştan kasnaksız kurşun
kaplı, basık bir kubbe ile örtülüdür. İçeride köşelerde, kare dış duvarların
içlerine dört eksetra oyulmuş ve böylece binanın üzeri sekizgene
dönüştürülmüştür. Duvarlarda sekiz niş bulunmakta olup, iç kısımdaki sekizgen
planı daha da belirginleştirmektedir. Bu nişlerden doğudaki hafifçe dışa taşkın
olup, bir apsis oluşturmaktadır. Vaftizhanenin batısında kalan narteks bölümü
üzeri çapraz tonozlu üç bölüm halindedir. Vaftizhanenin yapım tarihi kesinlik
kazanamamıştır. Bazı iddialara göre I.Iustinianus, bazı iddialara göre de II. Theodosius
zamanından kalmadır. Mimari işçiliği ve kullanılan elemanlar bugünkü
Ayasofya’dan farklıdır. Türbede Sultan I. Mustafa ve Sultan İbrahim’den başka
Sultan IV. Murat’ın kızı ve Melek Ahmet Paşa’nın eşi Esmahan Kaya Sultan, I.
Ahmet’in kızı, Bayram Paşa’nın eşi Hanzade Sultan, I. Ahmet’in kızı ve Kenan
Paşa’nın eşi Atike Sultan, Sultan İbrahim’in kızı ve İbşir Paşa’nın eşi
Buy-unus Ayşe Sultan, Sultan İbrahim’in oğlu Şehzade Selim, Sultan IV.
Mehmet’in oğlu Şehzade İbrahim ve Sultan II. Ahmet’in oğlu Şehzade İbrahim
gömülü bulunmaktadır. Türbe içerisinde toplam on sekiz sanduka bulunmakta olup,
bunların dışındakilerin kime ait olduğu bilinmemektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder