26 Mayıs 2014 Pazartesi





















CAMİLER - ÇEMBERLİTAŞ NURİOSMANİYE CAMİİ
Nuruosmaniye Camii; İstanbul Çemberlitaş semtinde, Kapalıçarşı girişinde 1748-1755 yıllarında Sultan I.Mahmut tarafından Mustafa Ağa ile Mimar Simeon’a yaptırılan külliyenin bir yapısı olarak inşa edilmiştir. Barok Mimarinin Osmanlı topraklarında ilk uygulamasıdır.
Batılılaşma eğilimlerinin mimaride ortaya çıkmaya başladığı bir devirde ortaya çıkan camii ve külliyesi, Osmanlı mimarisinde bir dönüm noktası sayılmaktadır. Camiinin yer aldığı alanda daha önce Osmanlı şeyhülislamlarından Hoca Sadettin Efendi’nin eşi Fatma Hatun’un mescidi bulunmaktaydı. Fatma Hatun Mescidi yıkılmaya yüz tutunca I. Mahmut’un emri ile yerine camii inşaatı başladı; Mimar Mustafa Ağa ve yardımcısı Mimar Simeon tarafından gerçekleştirilen inşaat; I. Mahmut’un ölümünden sonra üç yıllık saltanat süren kardeşiSultan III. Osman zamanında “Nur-u Osmani” (Osmanlı’nın Nuru) adıyla tamamlandı. Adını, padişah Sultan III. Osman’dan ve caminin içindeki ışıktan aldığı söylenir. Cami ile birlikte medrese, imarethane, kütüphane, türbe, çeşme ve sebilden oluşan bir külliye inşa edilmiştir. Çevresindeki birkaç dükkan da külliyeye dahildir. Barok sanatının etkisi kütüphane, türbe, çeşme ve sebilde de görülmektedir
Yüksek mermer merdivenlerle iki yönden camiye çıkılır. Barok üslupta inşa edilen camii, kare plan üzerine inşa edilmiştir. Harim kısmı tek bir kubbe ile örtülmüştür. İki yanda revaklı birer koridor bulunur ve bu koridorlardan harim kısmına birer giriş vardır. Eteği 32 pencere ile çevrili olan ana kubbe 26 m çapındadır. Osmanlı camilerinde kullanılan en büyük kubbelerden biri olan bu kubbe, duvarların üstüne oturan kemerler tarafından taşınır. Kubbe kemerlerinin duvar üzerindeki bitiminde bir kuşak halinde Fetih Suresi yazılıdır. Kubbede ise En-Nur Suresi’nin 35. Ayeti yer alır: “Allah, göklerin ve yerin nurudur” Cami, beş sıra halindeki 174 pencere ile aydınlatılır. Pencereler, barok stilinde ve alçıdandır[. Beş kubbeli son cemaat yeri U biçimindedir. Cami yazıları Hattat Rasim, Abdülhalim, Müzehhip Ali, Mehmet Refi Efendi'nindir.
Mihrap, çıkıntılıdır ve klasik Osmanlı camilerinden farklı olarak çok köşelidir ve bir yarım kubbe ile kapanmıştır. Mahfil katına, ana giriş kapısının iki yanındaki mermer merdivenlerden çıkılır. Mahfil katı balkonları doğu ve batı cephelerindeki iki koridor üzerinde uzanır. Hünkar mahfili, doğu koridorunun sonunda bulunur. Mahfile dışarıdan, padişahın atı üstünde camiye girişine yol veren rampalı bir giriş bağlanmıştır. Hünkar Mahfili, günümüzde Eminönü müftülüğüne hizmet verir Yapıya bitişik iki şerefeli iki minaresinin taş külahları bulunur. Kurşun yerine taş alemler ilk defa bu camide kullanılmıştır. Cami, revaklı ve çok köşeli bir avluya sahiptir. Bu özelliği ile Osmanlı mimarisinde türünün tek örneğidir. Şadırvanı yoktur, önde ve arkada abdestlikleri vardır, ayrıca ek bir abdestlik giriş kapısı karşısında bodrumdadır. Avlu, Cağaloğlu ile Çemberlitaş arasında geçiş yolu olarak kullanılır. Camiinin güneyinde medrese ve imaret yapıları yan yana bulunur. Medrese, Osmanlı’daki sultani medreseleri sonuncusudur. İmaretin olağanüstü büyük bacaları Nuruosmaniye’nin kent içindeki görsel etkisine katkıda bulunur[. Bu iki yapı, günümüzde yatılı bir Kur’an kursu olarak kullanılır. Türbe; Sultan I. Mahmut için inşa edilmeye başlamış; külliye inşaatı tamamlanmadan vefat eden padişah, Yeni Camii’nin avlusundaki, babasının da mezarının bulunduğu Valide Turhan Sultan türbesine gömülmüştür. 3 sene sonra şirpençeden vefat eden Sultan III. Osman’da kendi adının verildiği türbeye gömdürülmeyip babası ve kardeşinin mezarlarının bulunduğu Valide Sultan Türbesine gömüldü. Nuruosmaniye Camii içindeki türbede Sultan III. Osman’dan bir yıl önce hayatını kaybeden annesi Şehsuvar Sultan ile bazı şehzadelerin sandukaları bulunur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder